Tarihçe

Yerbilimleri, Yerküre ‘de gerçekleşen oldukça karmaşık süreçlerin çalışma şeklinin tüm yönlerini, varlığımız için gerekli kaynakları (tatlı su, hava, enerji, toprak, okyanus ve endüstriyel hammadde) ve Yerküre’de gerçekleşen doğal afetlerin sebeplerinin incelenmesini kapsayan bir bilimdir ve genel olarak insanlar için hayati öneme sahiptir.

Yerbilimleri eğitimi, başta jeoloji olmak üzere jeofizik, klimatoloji – meteoroloji, hidroloji, pedoloji, fiziki coğrafya, jeomorfoloji, oşinografi, kartografya, ekoloji gibi, Yerküre’nin doğal özelliklerini araştırma, öğrenme ve öğretme çabalarının kapsar.

Yerbilimleri eğitiminin temel hedefi, Yerküre’de yaşayan insanların, fiziksel çevreyi şekillendiren doğal süreçler hakkında bilgi sahibi olmalarını ve insanların eylemlerinin Yerküre üzerinde yerel, bölgesel ve küresel ölçekte nasıl bir etkisi olduğunu anlamalarını sağlamaktır. 

Ne yazık ki, yerkürede yaşayan insanların büyük bir kısmı yerkürenin işleyişinin nasıl olduğu ve hangi doğal kaynaklara sahip olduğunun ve gelecekte ne tür küresel krizlere sebep olacağının farkında değildir. Yerküre’nin sunduğu kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesi, oluşacak olan doğal afetleri en az kayıp ve zararla kapatabilmesi için herkesin yerkürenin işletim sistemi, kaynakları ve sebep olduğu afetlerin farkında olması ve yerbilimleri açısından okuryazar ve sorumlu bir dünya vatandaşı olarak büyümesi önemlidir.

Yerküre’nin işleyiş sistemine bağlı olarak gelişen ve insanlara yönelik çeşitli endişe verici olaylar (Depremler, Tsunami, Volkan patlaması, küresel ısınma, tatlı su kaynakları vs.) ve doğal kaynaklar konusunda insanların eğitimlerinin başlangıcında bilgilendirilmeleri ve farkındalıklarının oluşturulması gerekmektedir.

Türkiye’deki ilk ve orta eğitim kurumlarında, ne yazık ki, Yerbilimleri, eğitim müfredatında kapsamlı bir şekilde yer alamamaktadır. İlk ve orta öğretimdeki Yerbilimleri eğitimi esas olarak uygulama ve tartışmanın olmadığı teorik dersler şeklinde oldukça kısıtlı bir şekilde verilmektedir.  Araştırmaya dayalı öğrenme ve öğretme becerileri yetersizdir. Öğrenciler herhangi bir gözlem ve analiz yapmaksızın teorik bilgileri ve rakamları ezberler. Dolayısıyla öğrenciler sınıfta öğretilenlerini çevrelerinde gördükleri ile ilişkilendiremezler. Ayrıca okul öğretmenleri de Yerbilimleri konusunda yeterli derecede eğitilmedikleri için hem teorik hem de Yerbilimleri eğitiminin olmazsa olmazı olan laboratuvar ve arazi gözlemlerini kullanarak öğretme konusunda yetersizdirler.

7 Aralık 2019 tarihinde yapılan Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Jeolojik Miras ve Jeopark Çalışma Grubu (JEMİRKO toplantısında, Uluslararası Yerbilimleri Eğitimi Organizasyonun (IGEO, International Geoscience Education Organization) Türkiye temsilcisi Prof. Dr. Nizamettin KAZANCI’nın önerisi ile Türkiye’de, toplumda Yerbilimleri farkındalığını artırmak amacıyla, gönüllülük esasına göre faaliyet gösterecek toplumsal ve bilimsel amaçlı Yerbilimleri Eğitimi Çalışma Grubu(YEÇG)  kurulması kararı alınmıştır.